Türkiye’de Irksal Antropoloji çalışmaları, Atatürk’ün direktifleri ile ve Türk Irkı üzerine araştırma ve tespitlerde bulunması amacıyla, 1925 yılında kurulan Türk Antropoloji Enstitüsü ve Türk Antropoloji Mecmuası çerçevesinde başlatılmış ve sürdürülmüştür.
Türk Antropologları, Cumhuriyet’in ilk yıllarından (1925) Atatürk’ün ölümüne, hatta 1945’e kadar Anadolu’da yaşayan Türkleri incelemişler ve Türk Ulusunun Irksal bir profilini çıkarmışlardır.
Bu amaçla, Mustafa K. Atatürk’ün direktif ve desteği ile Atatürk’ün manevi kızı olan Prof. Dr. Afet İnan önderliğinde, Türk milletinin ırksal yapısının tespiti amacıyla 1937 yılında büyük bir araştırma yapılmıştır.
Bu araştırma daha sonra ‘Türk Irkının Vatanı Anadolu (64.000 Kişi Üzerinde İnceleme) adıyla yayınlanmıştır.
Buna göre Türkler, Beyaz Alpin Irktan’dırlar. Alpin Irk ise Beyaz Irkı oluşturan dört büyük Irk grubundan biridir.
Türk kafatası brasikefal, burun yapısı ise leptorrhine (dar-düz)’dir. Gözler ise diğer Güney Avrupa Halklarında olduğu gibi ‘badem’ şeklindedir.
Türkler genellikle açık renk gözlü bir ırktır. Türkler arasında kahverengi ve ela göz rengi oldukça yaygındır. Türkler’in % 20’si ise mavi veya yeşil gözlüdür.
Türk vatandaşlarının % 70’i beyaz ya da buğday tenlidir. % 14’ü sarışın ise de çoğunluk kumral veya açık kumraldır. Kalan nüfusun çoğu ise ‘hafif’ esmerdir (buğday ten rengine yakın).Özet olarak Türkler, sarışın-kumral ve açık tenli bir Irktır.
Ancak bugün yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki sarışınların oranı % 20’ye çıkmıştır. Şüphesiz bunda 1945’lerden sonra da Türkiye’ye gelmeye devam eden Balkan Türklerinin katkısı büyüktür.
Zira Balkanlar’da ki Hıristiyan halkla karışmayan bu insanlar Türk ırkının en saf temsilcileridir.
“Uzun boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı, çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik değil, badem gözlü bir ırk”
Dr. Reşit Galip, Türk Irk ve Medeniyet Tarihine Umumi Bir Bakış-I. Türk Tarih Kongresi. Konferanslar ve Müzakere zabıtları (Ankara, 1933)
Bugüne kadar yapılan antropolojik incelemeler Türkler’in ‘Beyaz Irk’tan olduğunu göstermiştir. Türkler Beyaz Irkın (Ari Irk’ta denir) 4 büyük kolundan biri olan ‘Alpin Irkına’ aittir.
Türk ulusunun temeli Andronova kültürüdür. Bu kurganda bulunan iskeletler üzerinde yapılan incelemeler, bu kültürün Beyaz Irktan insanlar tarafından oluşturulduğunu ortaya koymuştur.
Eski Çin’de, Çin’in kuzeyinde yerleşmiş bulunan topluluklar Çinliler tarafından Ti-li boyları olarak adlandırılırlardı ve Sarıbaşlar’ın torunlarıydılar. Ti-liler sarışın ve mavi gözlü bir halktı -ki bunlar Türkler’in atalarıdır. Sarışın ve mavi gözlü Hun savaşçılarından bahseden çok sayıda Çin şiiri mevcuttur.
Çinliler M.Ö 10. yy. da bu kavimleri yaşadıkları bölgelere göre üç kısma ayırdılar: Kırmızı Tiler, Ak Tiler ve Yeşil Tiler (o dönemde eski Türkler ve Çinliler yönleri renklere göre ayırırlardı).
Bunlardan Ak Tilerin torunları, daha sonra Eftalitler olarak da bilinen Ak Hun devletinin kurucularıdır.
Daha sonraları ise bazı Çin kaynaklarında, Türklerle birlikte Moğol tipi de göze çarpmaya başlar. Ancak bunun sebebi Türkler’in Moğollara benzemesi değil, Moğol kabilelerinin Türkler tarafında işgal edilmesi ve dolayısıyla Moğolların Türk devlet ve ordu teşkilatlarında yer almaya başlamasıdır.
Türk-Çin savaşlarını anlatan eski bir Türk şiirinde şu sözler yer almaktadır:
“…Kan sürülü kıvrık, sarkmış, kalın sarı saçlarına, Alnındaki rüzgarlık bağı kuş kanadı gibi izler bırakmış kaşlarına, Büyük bedeni ağır geldi çam döşemeyle çekmek için, Göz kapakları kapanır oldu mavi gözlerini açamayacak kadar…”
Eski, Arap, İran ve Bizans kaynaklarında da Türkleri, beyaz tenli ve badem gözlü olarak tasvir edilmiştir.
Atatürk’ün söyleminde ırk, hem fiziki özelliklere hem de ulusal karakter fikrine karşılık gelmektedir.
CHP Yönetim Kurulu üyesi ve partinin ideologlarından Mahmut Esat Bozkurt, Kemalist ulusçuluğun, “kültürelleşmiş ırkçılığı” benimsediğini söyler. Yani Atatürk milliyetçiliğinde ırk söylemi, ırkı hem fiziksel özellikler kümesi, hem de ortak bir dil ve kültürü paylaşan halkların bir niteliği olarak gören ikili bir mahiyete sahiptir.
Eski Başbakanlardan Şükrü Saracoğlu ise Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde şöyle diyordu:
“Bizim için Türklük, bir kan meselesi olduğu kadar, bir vicdan ve kültür meselesidir.”
Yani Atatürk milliyetçiliğinde Irk ve Kültür bir milletin temeldir. Sadece Irk birliği veya sadece kültür birliği, tek başına millet olmak için yeterli değildir. Her ikisinin de olması lazımdır.
Türk milletinin devlet ve medeniyet kurmadaki yüksek yeteneği, Türk Irkının üstünlüğünün açık delilleridir.
Dedemlerin selanikten gelmiş anlattıklarına göre soyumuz peçeneklere dayanıyor. Evlilikleri yakın cevrelerinden kendi soylarındqn gelenlerle yaparlarmış. Hatta cok yakın olmayan akrabalarıyla bile evlenilirmiş. Soyumdan gelen durugörü empati gibi özellikleri tasırım. Düsünce gücünü aktif olarak kullanabiliriz. Dedemin anlattığına göre insan ırkı türklerden çoğqlmış ve mu kıtası efsanesi de doğruymuş. Atatürk bunun üzerine çok düşmüş tahsin mayatepe çok araştırma yapmış. Atatürk ölünce ismet inönü bunu örtbas etmiş belgelerin çoğu saklanmış.
Azer,Türkmen,Uygur,Tatar,Kırgız,Kazak ve daha niceleri hepsi bir boydur.Kim ne derse desin Türkün Türkten başka ne dostu ne de kardeşi vardır.
sende olmayınca bozukluk oluyor he. 🙂 ben inanıyorum demedim zaten. ama yanlış yorumlar yapma daha fazla. hepimiz türküz. ben kangar türklerindenim. hunların başbuğu attila’nın geldiği uruk.
O çukurluk olsa olsa fiziksel bir sorun veya bozukluktur. Hiç görmedim etrafımda da bende de yok Türkmenim , anne tarafı genetik Hunsoy.. Ne de yörüklerde gördüm. Sen o Türk özelliği diyenlere yav he he de bence kardeşim 🙂
Turan kemiği denen kemiği ben de duymuştum. Bende de var bu kafatasının arkasında ense ile birleşen kısımdaki çıkıntı. Ayrıca alnın geriye doğru eğik olması ve ortasındaki çukur karakteristiğinin de Türklere özgü deniyor. Bu da var bende. Amerikan yerlilerinden farkım tenim buğday, Orta Asya-Sibirya yerlilerinden farkım da badem çekik gözlüyüm.
Bu arada “Turan kemiği” hakkında ciddi bir bilgisi olan var mı? Bazıları Türk kemiğide diyor? Cok merak edıyorum
Tamam dostum sen “safkan” oldugunu sanmaya devam edebılırsın 🙂
Alpin ya da Aryen ırk sınıflandırmasının doğruluğuna değinmeksizin Türklerin böyle bir ırk sınıflanamasının içinde olmadığı açıktır. Daha doğrusu Ön-Türkler için böyle bir kalıp çizilemez. Eğer illa Ön-Türkler (-7.000) için bir ırki tanım yapacaksak bu Alpin ya da Aryen diye sınıflanamaz.
Ural-Altay dillerini konuşan halklar ve bu dil grubuna dahil edilebilen Japon, Kore, Aynu halkları ile daha uzak akrabalığı ispatlanan Amerikan yerli dillerini konuşan halkların dış görünüşünü gözümüzün önünde canlandırırsak aşağı yukarı bir tip belirir. Tuva Türkleri ile Amerikan yerlileri arasında yadsınamaz benzerlikler vardır. Japonlar ile de Kazaklar arasında benzerlikler vardır.
Ural kolunun içindeki Fin-Ugor ve Macar halklarında Fin ve Macarlar hariç diğer Ugor kavimleri Sibirya yerlilerinden farksızdır. Yani Doğu Avrupada yaşayan Ural-Altay kavimleri hariç doğudaki ve kuzeydeki bütün akraba halklar benzerdir. Doğu Avrupadaki halklar da karakteristik Asya çizgilerini taşımakla birlikte Avrupa halkları ile ilişkilerden dolayı farklılıklar vardır.
Bu farklılıklar önce İskit sonra Hun göçlerinden itibaren başlamış, nihayet Göktürk dönemi ve İslamiyeti kabul çağlarında şekil bulmuştur.
Bugün için ise Türkler için belirli bir ırki tarif yapmak yararsızdır.
Sacmalama. Sen burda devlet basindan birisiyle halki kiyasliyorsun. Hun Hakanlarinin cinlilerle evlenmis olmalari dogrudur, ama bu halk icin gecerli degildir
Badem, çekik bunların hepside vardır tek kaide Japon ve Çinliler kadar olmamasıdır.
Türklerin karışmadığı (karışmadğımız) bir “hayal ürünüdür”. Metehanın babasın Teomanın çinli bir kadından oğlu vardır , Metehan taht için öldürsede bu Türklerin kız alma konusunda sorun gormedıklerının gostergesıdır , aynı zamanda Metehanın oğlu KiokHan da çinli bir prensesle evlenmiştir , sizce o cocuklara Türk denilmiyor muydu? Kimin haddine? Yine Hun İmparatorlugunun diğer donemlerınde de çinli prenseslerle evlenmeler devam etmiştir. Fakat burda ki esas sorun at gibi “saf kan” aramak , %1 Dahi olsa Türk genini yeterli görmemektir. Tüm bilimsel araştırmalar “saf kan” diye bir şeyin olmadığını “kanıtlıyor”.(Afrikada ki “bir kaç” kabile hariç)
Türkler halen Türklüklerini korumaktadır ve karışma olmamıştır, TÜBİTAK destekli yapılan bir araştırmada bu durum gösterilmiştir ve Türkiye Türkleriyle Orta Asya Türklerinin bugün aynı genetik yapıya sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bununla birlikte Erken Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan antropoloji çalışmaları da bunu göstermiştir.
Şimdi şişirilmeye çalışılan “Türkler Türk değil” saçmalığı Batı kaynaklı bir özsüzleştirme yalanı ile saldırısıdır, inanmayınız.
Dış görünüşteki farklılığın nedeni iklim ile coğrafyadır. Dış görünüş(saç, ten, göz rengi, biçimleri vb) yaşanılan bölgeye göre zaman içinde oluşur ve değişir. Bizim düz, Orta Asya Türkleri’nin çekik gözlü olma nedenleri budur.
Batı’nın medya ile internet aracılığıyla bilgisiz insanları uydurma ile çarpıtmalarla kandırma girişimlerine bir daha kanmamanız dileğiyle.
Türklerin karışmış olması bir zamanlar ‘bir’ olduğumuz gerçeğini değiştirmez, tıpkı Yahudiler gibi.
türkler badem gözlü ise ,Kırgızlar,tatarlar,kazaklar,özbekler,türkmenler kimdir?