Seyit Ahmet Arvasi

Anasayfa Sözlük Türkçülük Seyit Ahmet Arvasi

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #22238
    elugesi
    Katılımcı

    S.Ahmet Arvasi, “İbda Mimarı”ymış Meğer (1)…

    Arvasi yazılarımdan dolayı, “haysiyetsiz”, “yalancı” gibi hakaretlere maruz kaldım. Onlar bayramlık ağızlarını açıp böyle salya akıttıkça, ben de yazmaktan geri durmayacağım. Bugün de “Arvasi-İbda-C İlişkisi”ne değineceğim. Kaynağım bu İBDA’cıların “Adımlar” Dergisi olacak. Dergide 31.12.2014 tarihinde yayımlanmış olan yazının başlığı: “Vefatının 26. Yılında, SEYYİD AHMED ARVASİ”. Yazının erişim adresi de: http://www.adimlardergisi.com/vefatinin-26-yilinda-seyyid-ahmed-arvasi/   dir. “Şübhesiz, düşünce faaliyetinin bahis mevzuu olduğu yerde, dağılmanın da, parçalanmanın da, kaosun da mühim bir yeri ve değeri vardır. Ama aslolan, toplamak için dağılmak, bütünlemek için parçalanmaktır. Düşünce tarihi, dağıldığı yerden doğrulamayan nice kavruk kafayla doludur. Ama geri gelebilenler, ‘yüzyılına hâkim adam’ hakkıyla yaşadığı çağın vicdanı olur, dünya görüşünü örgüleştirir. Bunlar kâinat çapında soluğu olan büyük mütefekkirlerdir ve karanlık göğümüze seyrek zamanlarda uğrayan kuyruklu yıldızlar gibi, çok nadir görülürler. İşte Büyük Doğu Mimarı Necib Fazıl ve işte İBDA Dünya Görüşünün örgüleştiricisi Salih Mirzabeyoğlu!..” Giriş böyle… İBDA ne demek, onu bir diyelim de sonra bu sözlere değinelim. İBDA, “İslami Büyük Doğu Akıncıları“ yani yukarıda da ifade edildiği üzere, Salih Mirzabeyoğlu adlı dinci örgüt liderinin hocası ve esin kaynağı Necip Fazıl Kısakürek’tir. E peki Arvasi, neresinde bu örgütün? Onu da yine kendi kalemlerinden okuyalım: “Bütün bu genel tasvirden sonra, Seyyid Ahmed Arvasî hocadan bahsedebiliriz. O, kendi köşesinde sessizce işini yapan, derleyen, toplayan, bütünlemeye çalışan, belli noktalarda yoğunlaşmış, belli kavramlar etrafında hemen her mevzudan pay almaya bakan, kendi içinde tutarlı olma çabasında, ayakları yere basan, kaliteli, haysiyetli Müslüman bir Türk aydınıdır. (…) Ahmed Arvasî hocayı, tesir ve eseri bakımından iki ayrı kategoride değerlendirmekte fayda var: (…) Seyyid Ahmed Arvasî hocanın Türk düşünce hayatına armağan ettiği en mühim eserlerin başında, mücerrede olan ilgi ve alâka temelinde biçimlenmiş Kendini Arayan İnsan gelir. Öyle ki, bu eser bizzat İBDA Mimarı tarafından –eserin kendi derecesinde- kabul ve tasdik görmüştür. Rahmetli Cevad Ülger Karamehmetler’in yazılarından derlenerek hazırlanan Ritmin Gücü ve Ritme Davet isimli kitaba yazdığı önsözde, ‘kıytırık soyu muharrir ve soytarılar panayırından’ bahseden Mütefekkir, özellikle bir kişi ve eseri bunların dışında tutar: ‘Seyit Ahmet Arvasî Bey’in Kendini Arayan İnsan isimli eseri hariç…’ Zaten diğer türlü olması için kavramları her ihtimal dairesinde en uç noktalara kadar kopartırcasına germek lazımdır ki, ancak İmam-ı Gazalî, Pascal, Bergson, Necib Fazıl ve Salih Mirzabeyoğlu’nda görülen bir tecrid ufkunda mümkündür.” Burada biraz duralım, irdeleyelim bu sözleri…. Önce dinci taifenin yaptığı vahim bir Türkçe yanlışını dillendirelim. Diyor ki yazar efendi “Mücerrede olan ilgi ve alâka temelinde biçimlenmiş…” İlgi ve alaka, anlamdaş sözcüklerdir, birlikte kullanılamazlar, bunlar bunu öğrenene dek yazmaya devam edeceğim ben de…. “Tecrid Ufku” deyimi de kullanıyor burada, yani dünya ile bağları koparıp Tanrı’ya yönelme eylemi. Bunu kiminle yapacaklarmış? İslam’ı bilim zihniyetinden uzaklaştıran, felsefeye savaş açıp düşünceyi kısırlaşıran Gazali ile. Dünya nimetlerine tapan, Demokrat Parti devrinde boğazını Menderes’e ve örtülü ödeneğe bağlayan (bu konuda çeşitli yazılar yazdım, ayrıntı isteyenler google’a girsinler), Necip Fazıl’la ve de onun izinden giden o örgüt lideri “kumandan” lakaplı megaloman Mirzabeyoğlu ile… O Mirzabeyoğlu ki, bir yazısında Kürt olduğunu, ailesinin Kürt ve iyi Müslüman olduğu için Cumhuriyet’in ilk yıllarında zulüm gördüğünü ve Abdullah Öcalan’ın aslında iyi bir Müslüman olduğunu yazmıştı. Tecrid ufkunda bunlar gözüküyor demek ki…   Cazim Gürbüz

    #26069
    elugesi
    Katılımcı

    Seyit Ahmet Arvasi İBDA Mimarıymış Meğer (2)…

     

    Devam edelim Adımlar Dergisindeki o yazıya; yorumlarımıza, yanıtlarımıza, uyarı ve hükümlerimize:
    “İBDA Mimarı zaman zaman Kendini Arayan İnsan’dan belli bölümleri kullanmış ve İBDA Külliyatı içine dahil etmiştir. Hattâ 2000’li yılların başında Kartal Cezaevinde bulunan bir dostumuz anlatmış ve çok hoşuma gitmişti. Kumandan, cezaevinde arkadaşlara haber gönderiyor ve Seyyid Ahmet Arvasî’nin Kendini Arayan İnsan kitabını istiyor. Maalesef o ân için kimsenin elinde mevcut değildir. Şu harikulâde latifeyle mühürlüyor meseleyi: ‘Galiba burada benden başka kendini arayan kimse yok’. Buradan bize düşen pay, Ahmed Arvasî hocanın bahsi geçen eserini İBDA Külliyatı’na giriş bâbında okumamız, haberdar olmamız tavsiyesidir.
    (…) Benim için Türk Milliyetçiliği tarihinde ‘tesir’ bakımından kırılma noktası ve eşik taşı olan dört isim vardır.
    1-Ziya Gökalp: Marks nasıl kendisinden önceki başıbozuk ve dağınık yüzlerce sosyalist frekansı kuvvetli ve sistemli bir dalgada sentezlediyse, Gökalp de aynı şekilde Türk Milliyetçiliği’ni belli bir plan dairesinde sistemleştiren ilk fikir adamıdır. Kemalizme temel olmuş, İslamî devlet anlayışının yerine “üniter-ulus devlet” modelinin benimsenmesinde teori anlamında başrol oynamıştır.
    2-Nihal Atsız: Gökalp’in modern-üniter-pozitivist devlet modelinin aksine bizzat Irkçı-Turancı-Romantik bir Türkçü modelin kavgasını vermiş, yeni rejimi benimsememiş, Türk Milliyetçiliği fikri üzerinde çok derin etkileri olmuştur.
    3-Alparslan Türkeş: Onsuz Türk Milliyetçiliği tarihi düşünülemez. Türk Milliyetçiliğini ilk defa toplu bir siyasî aksiyona çeviren liderdir. Şartlara göre bazen Gökalp’in, bazen Atsız’ın, hattâ bazen Ahmed Arvasî’nin diliyle konuştuğu olur. Pragmatisttir. Ama Türk Milliyetçiliğini siyasî arenada aksiyona geçiren ve büyük çaplı bir teşkilat etrafında örgütleyen odur.
    4-Seyyid Ahmed Arvasî: Bizce Türk Milliyetçiliği açısından en mühim eşik taşlarındandır. Türk Milliyetçiliği için kıvrılma ve İslamî bir hayat görüşüne, Gökalp’in temellerini yıktığı İslâmî devlet nizamına geri dönüştür.
    Seyyid Ahmed Arvasî hoca âdeta Büyük Doğu Mimarı’nın Ülkücü Hareket içindeki sesi ve gölgesi gibidir. BÜYÜK DOĞU’nun Milliyet ve Milliyetçilik fikrini muhteva olarak alır ve hitab ettiği kitlenin âşina olduğu kavram ve kelimelerle yeni baştan yazıp, şuurlara zerkeder. Türk-İslâm Ülküsü’nde âdeta bir devlet modeli yazılıdır. İdeolocya Örgüsü’nün bütün kâinat çapına seslenen ve İslama muhatab devlet prensibleri olan Başyücelik Modeli’nin Türkiye özelinde ve Türk’ün sosyolojik ve mahallî şartları içinde yeni baştan görünüşüdür. (…) Ülkücü Hareket Seyyid Ahmed Arvasî’nin eserlerinden sonradır ki, İSLÂMCI mücadelenin bir parçası, bir yanı, Türkiye şartlarındaki bir görünüşü olmuş, Kemalist-Pozitivist temellerin yerini Allah ve Resûlünün nizamı için ‘Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın’ diyen, bütün samimiyetiyle ‘Çağrımız İslâmda Dirilişedir’ davetini yapan bir gençlik almıştır. Üstad Necib Fazıl’dan aldığı ilham ve ışıkla Seyyid Ahmed Arvasî bu işte başroldedir.
    Vefatının 26. yılında değerli hocamıza yeniden rahmet dileriz. Hasretini çektiği gençlik, BÜYÜK DOĞU-İBDA saflarında her geçen gün biraz daha halkalanmakta, biraz daha aslî mekânıyla bütünleşmektedir.”
    İyi mi? Büyük Doğu ekolünden yetişme ve de “İBDA Mimarı” Seyit Ahmet Arvasi ile Ülkücü Hareket, Kemalist-Pozitivist çizgiden ‘Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın ‘Çağrımız İslâmda Dirilişedir’çizgisine gelmiş ve bu işte “Üstad Necib Fazıl’dan aldığı ilham ve ışıkla Seyyid Ahmed Arvasî başrolde” imiş…
    Arvasi’nin kafasının içini, amacını, işlevini, ülkücü harekete sızma amacını bu satırlardan daha iyi ne izah edebilir ki?
    Atsız ve Gökalp tu kaka… Türkeş, pragmatist, yani yeri geldiğinde her yana yatan, herkese mavi boncuk verebilen… Arvasi ise büyük mütefekkir ve büyük dönüşümcü…
    Ve İBDA’ci Ülkücü Hareket… Vay babam vay!…

     

    Cazim Gürbüz

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.