Pazırık kurganında ki geyik boynuzlu at maskeleri de oldukça ilginçtir. Muhtemelen yeraltı ve öteki dünya hayvanı olan at ve yine şamanları gökyüzü yolculuklarında Tanrıya taşıyan geyik sentezlenerek ortak bir ahiret yolculuğu tasarlanmıştır. Türkler için kutsal olan bu iki hayvan, aslında gizemli bir sembolizm anlatır. Kaşgariye göre at bir ay hayvanıdır ve ruhu cennete götürür. Özellikle alnında beyaz lekesi olan atlar ay ile bağlantılıdır. Geyik ise Venüs ve güneşin yersel izdüşümüdür. Bu anlamda At ve geyik yeniden doğuş ile bağlantılı, dişil nitelikli varlıklardır ve ana tanrıça arketipinin türevleridir. At Türk düşüncesinde ölen Alp’i cennete götüren bir hayvandır.
Bahaedin Ögel, İslamiyetten önce Türk Kültür Tarihinde ise şöyle betimler,
Geyik Türklerce kutsal bir hayvandır. Türk mitolojisinde, masallarda ve efsanelerde geyik motifine rastlanır. Geyik, avcıları peşinden çekerek onları Kaf dağına götürür. Dağ yarılır ve geyik gözden kaybolur. “Geyik de çekti beni kendi dağına” şarkı ve masalının kökleri bu mitolojide yatmaktadır. Türk efsanelerinde daha çok dişi geyik yer alır. Bu geyikler de tanrı ile ilgisi olan dişi tanrı veya dişi ruhtur. Özellikle beyaz geyikler kutsaldır. Orta Asya’da o dönem beyaz geyikler yaşamıştır. Aklık yani beyazlık Altay Şamanizm’inde ilahelere mahsus bir renk olarak görülür
Sayın Semenderoğlu, değerli katkılarınız için teşekkür ederiz.
Pazırık Kurganlarında ve Aladağdaki geyikler çok büyük ihtimalle Ren geyiği. Bunlar yazın kuzeydeki Tundra çayırlarına, kışın ise güneydeki Tayga ormanlarına göç ederler. Ural-Altay kavimlerinin kalıntıları halen bu onlarla birlikte göç ederek bu yaşam tarzını sürdürür. Proto-Türk tarihi o kadar eskiye dayanır ki, iklim değişimleri sırasında (günümüzden soğuk buzul ve günümüzden sıcak buzul arası devirler) tayga ve tundra kuşağı K-G doğrultusunda 2-3 bin km yer değiştir. Buzul dönemlerinde Proto-Türkler (Türk, macar ve Finlilerin ataları) güneye iner. Doğu kısmı Orta Asya ve Asyanın güneyine kadar iner. Bu bir kaç kez (binlerce yıl içinde) tekrarlanır. Asyanın güneyi Hindistan ve Mezopotamyaya kadar iner. Bu hareketler sırasında bazı prototürk toplulukları güneyde kalır. Bazıları da Orta Asyadaki içlerinde göl ve ormanlar olan sulak havzalarda kalır. Bir kısmı da bugünkü tayga-tundra bölgelerine çekilir. Binlerce yıl sonra yine soğuk dönemde kuzeyden gelenlerle karşılaşırlar. Hint-Avrupa toplulukları da bu sırada türer. Yani kuzeyli prototürklerle hintlilerin karışımından, dil olarak hintçe/sankristçe kökenli topluluklar. Tenlerinin rengi kuzeyden, dilleri güneyden en fazla 5-6 bin yıllık bir topluluk. Onların da kökeni zaten proto-türk. Finler ve macarlar gibi topluluklar da hem dilleri hem tenleri prototürk olanlardan.
Ben zaten ceylan yemem, kiyamam hayvancagiza..! çok sevimliler:-)