Tarih Yeniden Yazılmalı, Şok Araştırmalar

“Tarih Türklerle başlıyor, kağıdı Türkler buldu, Türklerin kökeni 16000 yıl öncesine gidiyor, Latin Alfabesinin temelinde Türkler yatıyor.” şeklinde birileri ısrarla konuşsa nasıl düşünürdünüz?


Bütün öğrenilenin aksine bu açıklamalar tatlı bir şok olurdu herhalde. Bu iddiaların sahibi neredeyse tüm yaşamını bu araştırmalara vermiş bulunan Kazım MIRŞAN!

Açıklama bugüne kadar kabul edilmiş bir dizi tarih bilgisini toprağa gömerek yepyeni bir çığır açabilir.

Uygarlığın temelinde “yazı”‘nın olduğu bir gerçek. Bugüne kadar bilinen ilk yazının Sümerler tarafından bulunduğu şeklindeydi. Oysa isler Kazım Mirşan’ın bulgularıyla tümüyle değişecek gibi…

Bir başka çok ilginç konu ise Avrupa uygarlığını kuranların Etrüskler olduğunu batılıların uzun süreden beri kabul etmiş olması gerçeği. Zira bu yeni tez Etrüsklerin Ön-Türkler olduğunu kanıtlarıyla belgelemeye çalışıyor.

Benzeri iddiaların bir başka sahibi ise Haluk TARCAN, diyor ki:

“Latin Alfabesinin temelinde Ön Türkçe vardır, dolaysıyla evrensel uygarlığın kökeninde Türkler vardır.”

Türklerin Anadolu’ya ilk geliş tarihini 1071 olarak biliyoruz ancak TARCAN diyor ki;

“Türklerin Anadolu’daki geçmişi en azından 16 bin yıl, başka bir teoriye göre en azından 10 bin yıl geriye gidiyor Türklerin varlığı”.

Bu savları ortaya atan Kazım MIRŞAN ve Haluk TARCAN, batili tarihçilerin birçok saptamalarının yanlış ve eksik olduğunu ısrarla vurgulayarak Türk dilinin 2 grup, 8 dal ve 41 lehçeden oluştuğunun ve bunların tümünü bilmeyen hiçbir bilim adamının yaptığı  tarihi inceleme ve araştırmaların doğru sonuç veremeyeceği seklinde.

Osmanlıca, halen kullandığımız ve konuştuğumuz Anadolu lehçesi kökünden uzak ve Arap/Acem etkisi altındadır. Dolayısıyla bu Türkçe ile yapılan araştırmalar sonuç vermeyecektir tarzı saptamalar da var, ayrıca Kazım MIRŞAN 10 ayrı Türk lehçesini mükemmel bilen, Kazak kökenli bir Türk…

MIRŞAN ’ın araştırma ve bulgularını en azından ciddiye alarak araştırmak gerekiyor ancak bugüne dek başta Üniversiteler olmak üzere ilgili kurumlar olayı geçiştirmeyi yeğlemişler Mirşan’a göre.

MIRŞAN’a en büyük desteği veren Haluk TARCAN’in bir başka savı da şu:

“Batinin dili kendine ait değildir, dili dışarıdan gelmiştir” “Hint-Avrupa dili olarak dışarıdan gelmiştir, ancak bunun da kökeni tam belli değildir!

İkinci bir saptama ise Batı’nın hiçbir zaman bir din yapıcısı olamamasıdır. Dini de Mezopotamya’dan gelmiştir, yani Hıristiyanlık dışarıdan gelmiştir Avrupa’ya.

Üçüncü Sav: Yazı da Avrupa’nın kendine ait değildir. Yazısının da Finike’den geldiği varsayılır oysa yazısı da direkt olarak Orta Asya’dan yani Ön Türklerden gelmiştir Avrupa’nın. Özetle Avrupa’nın yazısı, dini ve dili de kendine ait değildir hatta böyle bir kökene de sahip değildir, Avrupa. Fakat Avrupa Rönesans’la birlikte büyük atılım yaparak keşifler, icatlar yapmış ve oldukça ileriye gittiği de bir başka tarihi gerçek.

Ancak kendi kökenini arayan Avrupa 1780 yılında Etrüsk Yazıtlarını bulunca “bizim kökenimiz bulundu” deyip büyük sevinç yasar. Etrüskçe’yi batılılar hiçbir zaman okuyamadılar. Zira Etrüsk Yazıtlarında Yunan uygarlığını bulacağını uman Bati Ön-Türkleri bulunca konuyu “hasıraltı” etmeyi yeğlemiştir.

Bunu yaparken yazıtlardaki yazılar için “bilinmeyen bir irkin okunamayan yazısı” demeyi de ihmal etmedi Avrupalı Bilim Adamları. Yunanca bilindiği gibi sadece 2700 yıl öncesine ait bir dildir.

Avrupa’nın tarihi çok genç! Fransa 1500 yılından beri tarih sahnelerinde, tarihleri 501 yılında başlar ki Atilla 452 yılında ölmüştür.

İngiltere’nin de tarihi 1500 yıldır. En uzun tarih Almanların ki olup 2100 yıldır.

Roma’nın kökeninde Etrüskler var, Etrüsklerin kökeninde de Ön-Türkler var bulgulara göre…

Yunanistan’da da köken olarak Ön-Türkleri buluyoruz, Yunanistan’ın adi da “Içiök” dür, krallık anlamında. Yunanlıların bir bölümü Grek adi altında üst Asya’dan gelmişlerdir. ÖKERIK bunların ilk adi. Ökerik sıkışarak Grek haline gelir.

Kazım MIRŞAN ve Haluk TARCAN ’ın savlarına göre Ön Türklerin kurduğu ilk devletin adi “BIR OY BIL”, günümüzden 12500 yıl önce. Bu devletin sona ermesiyle “TÜRKBIL” devleti ortaya çıkmıştır bu devlette Türkçe konuşulurdu. Türkleri tarih kaynakları hep göçebe olarak niteler, oysa Türkler “göçebe” değil “göçmendi ve yerleşiktiler. Selçukluları yok eden Osmanlı göçebeleriydi, göçebe kültürüydü. Osmanlıların dayandığı oymak KAYI aşiretiydi.

Bir de Sümerlilerin Türk olduğu savı var!

Sümerler 5000 yıl önce yazıyı icat ettiler, bir nevi çivi yazısı şeklindeki bu yazıyı Batılılar söktüler. Bu yazıyı ilk söken Sir Henry C. Rawlingson “Bu Turani” bir dildir, demiştir.

Sümerce ’de 1000 kadar Türkçe kelime olduğu saptandı, bundan 4–5 bin yıl önce Türkçe Sümerce olarak oluşmaya başlamışken bu dil Proto Türkçedir, yani ilkel bir Türkçedir.

Başka ilginç savlar da var:

Macarlar, Bulgarlar ve Finler de Türk’tü, onlar İslamiyet’e girmedikleri için Türklüklerini kaybettiler. Bugün onlara hiç kimse Türk demiyor. Sadece 30.0000 Gagavuzlar hariç müslüman olan tüm Türk ırkları kimliklerini koruyabilmişler.

Konu derin, çok ilginç ve savların kesin olarak kanıtlanması halinde büyük yankılar uyandıracak, çok şey değişecek.

Özellikle Avrupa aynaya bakınca farklı şeyler görmeye başlayacak…

Haluk Tarcan söyle diyor: 167 milyon yıl önce KRETASE dönemi vardır. O dönemde Orta Asya yok, dev bir deniz var sadece. Jeolojik çalkalanmalar sonucu bu dev deniz parçalara ayrılmış ve ortaya 5 tane deniz çıkmıştır. Bu beş deniz meydana getirdiği tropikal iklimde bir yeni uygarlık doğmuştur. Bu uygarlık Ön Türk kimliklidir. Ön Türk Kimliğinin kurduğu ilk uygarlık ON UYUL ’dur. Bu dönem 8500 yıl öncesidir günümüzden.

Su ilginçliğe bakınız o yıllarda Taklamakan’da deniz vardı bunun ilk adi “UÇUGUY KÖL” dür. Kazan şehrinin o günkü adi ise “IZGINTI UKUZUN” dur. Gobi çölünün ilk adi “BIKLI ÇÖL” dür. ON UYUL dönemi yazıtlarına bakıldığında (5000 yıl öncesi) harflerin bir kısmı örneğin C ve D Latin Alfabesindeki harflerin ayni, demek oluyor ki Ön Türklerde başlayan kelime ve sözcükler hem Latin alfabesinin hem de diğer tüm dillerin temelini oluşturmakta.

Tarcan söyle devam ediyor: “ATOYBIL” devleti konfederasyonun sona ermesiyle “TÜRKBIL” devleti ortaya çıkıyor. Bu da milattan önce 879 yılına denk geliyor. Bu Türükbil devletinde Türkçe konuşulur. Bu devlette tarih yazanlar vardır bu kişilere BOLBOLLAR deniyordu. Bugün bu kelime ilginçtir ki BALBAL olarak geçer.

Ne yazık ki sadece İngilizce, Fransızca, Almanca bilmeye özen gösteren günümüzdeki tarihçilerimiz genelde Orta Asya Türkçe ’si bilmedikleri için Orta Asya kaynaklarını okuyamamışlar ve çevirilerle tarih yazma durumunda kalmışlar, dolayısıyla tarihimizi yabancı tarihçilerden ve de eksik ya da yanlış öğrenmek durumunda kaldık.

Tartışmaya katılan Dr. Selaki DIKER, Sümerlerin Türk olduğunu söylüyor ve Atatürk döneminde de Sümerlerin Türk olduğunu kabul gördüğünü belirtiyor. Bu nedenle o dönemde Sümerbank ve Etibank gibi bankaların kurulduğunu söylüyor. Batılılar diyor ki bizim kökümüz HERETIC (yani Sümerler) dir.

Sümerler bundan 5000 yıl önce yazıyı ettiler. Bir çivi yazısı şeklinde olan bu yazıyı Batılılar söktüler. Bunu ilk söken Sir Henry Creswicke Rawlinson “Bu bir Turani dildir” demiştir. 1000 kadar Türkçe kelime Sümerce’de mevcuttur, ayrıca 20 kadar Arapça kelime de var bu dilde.

Görünen o ki; 4-5 bin yıl önce Türkçe Sümerce seklinde oluşurken dil bir tip Proto Türkçe’dir. Bu durumda Türkçe Sümerce’den başlamıs ve gelişmiş zamanla Göktürkçe olmuş ve sonrasında Mahmut Kagari’yle buralara kadar gelmiş.

Simdi tekrar Kazım MIRŞAN’in açiklamalarina gelelim:

Erken Türk Tarihi alanında 36 kitabi bulunan Kazım MIRŞAN bütün alfabelerin Türk alfabesinden doğduğunu, Etrüsklerin de Türk olduğunu ve kağıdı Türklerin bulduğunu söylüyor.

Mirşan, Floransa’ya gidip büyük Etrüskologlardan Camporealli ile konuşur ve tartışır. Sonunda Camporealli Etrüsklerin Türk kökenli olduklarını kabul eder.

Bugün İslamiyet’i kabul etmeyen ve hala yasayan Türkler de var: Çuvaş Türkleri, Karainler, Karaylar, Gagavuz Türkleri, Yakut Türkleri….

Macaristan’ı kuran 13 kabileden 9’u Türk boyudur. Kuman ve Peçenek Boyudur, 4’ü Pinegol boyudur. Devlete hakim olan Pinegoller olduğu için devletin resmi dili Macarca olmuştur. 1000 yılında Kral Istvan’i Hıristiyanlığı kabul etmesiyle Macaristan’da kullanılan Türk soylu yazı yasaklanmış, Türk Dini yasaklanmış, yasaklanan törelerle birlikte bozunma ve Macarlaşma da olmuştur.

Öte yandan Mısır Piramitlerinden 2000 yıl önce Çin’de Türk boylarının yaşadığı bir bölgede gizli Piramitler var. Bugün Çin bu bölgeyi Turistlere yasaklanmış durumda. Mısır Piramitlerinden 2000 yıl önce yani günümüzden 7000 yıl önce Türklerin yaptığı Piramitler ortaya çıkarsa tarih yeniden yazılacak demektir.

Bu durumda o bölgede 7000 yıl önce 300 metreyi bulan Piramitleri yapan Türkler Mısır’a gidip büyük Piramitler yapması çok mantıklı olmaz mı?

Batı dünyası her ne kadar bilime açıksa da 16. Yüz yıla kadar Aristo’nun her dediğini kabul etmiş yani 1000 yıl Üniversiteler dahil her kurum Aristo’yu tek kaynak olarak kabul ettikten sonra zamanla onun yanlışları ortaya konarak bilim gelişim sürecine girebilmiştir.

Gerçekten yazıyı Sümerler değil de Türkler mi buldu?  Ya da Sümerler Türkler miydi?

Eğer bunlar doğruysa Dünya Uygarlığının temelinde Yunanlılar Yunan Uygarlığı değil Türk Uygarlığı yatıyor denebilir. Kağıdı Türkler buldu diyor Kazım Mirşan. Kağıdı Türkler bulduysa gerçekten uygarlığın temelinde Türkler var anlamı çıkıyor.

Latin Alfabesinin ve bugünkü Avrupa Uygarlığı temelinde de Türkler olduğu, Avrupa Uygarlığını Türklerin kurduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Acaba bütün bu savlar ne kadar doğru?
Kazim Mirşan bu savlarında ne kadar gerçekçi?

Türk tarihinde şok araştırma sonuçları çıkaran Kazim Mirşan’ı biraz tanıyarak başlayalım:

Mirşan Doğu Türkistan’da KULCA kentinde doğdu. Su an 83 yaşında, aile soyu Sibirya’ya uzanıyor. Ailesi Türkmen lehçesiyle konuşuyor. 1935 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a getirilir Mirşan. Boğaziçi Lisesinden sonra İstanbul Teknik Üniversitesini bitirir. Mesleği İnşaat Mühendisliği’dir. O yıllardan başlayarak eski Türkleri araştırmaya baslar ve bunu bir yasam biçimi haline getirir. Üç Avrupa dilini bildiği gibi çok sayıda Orta Asya Türk lehçelerini okur ve anlar. Bu konuda Mirşan’ın 41 adet kitabi bulunuyor.

Mirşan’in ilk tezi Dünyadaki tüm alfabelerin Türk Alfabesine dayandığıdır. Alfabe uygarlık demektir, yani hiçbir uygarlık alfabesiz kurulamaz.

Türkler daha konuşmaya başladığında yazmaya başlayan bir halk. Alfabesinin oluşması da binlerce yıllık bir süreç içinde aşama aşama gerçekleşmiş. Ayrıca Avrupa dillerinde çok sayıda Türkçe söz var. Bunların başında İngilizce geliyor.

Mirşan bilinen ilk tarihicinin HEREDOT olduğunu kabul etmiyor ve söyle diyor:

“Heredot’tan önce tarihici Türkler var, bunu yazıtlara dayanarak söylüyorum.”
Onre BINABASI diye bir Türk tarihçi var, general. Finikelilere karşı Çanakkale savaşını  yapan, yıl M.Ö 516. Darius’la savaşarak yenmiş bunu Heredot da tarihinde yazıyor.

Heredot Küros Seferini tarihinde anlatır ancak ayni konuyu Onre Binabasi iki kitabında yazmıştır. Ancak batılı araştırmacılar bu gerçekleri görmemezlikten gelmişler.

Mirşan, Etrüsk Yazıtlarını, Mısır Hiyografilerini, Seyteri Ebu Yaziti, Taryat gibi çok sayıda yazıtları okuyarak bu sonuçları çıkardığını belirtiyor.

Türk bilim adamı ve araştırmacılarından ilgi görmediğinden şikayet eden Mirşan, Orhun Yazıtlarının da bugüne kadar doğru okunmadığını söylüyor ve devam ediyor:

“Orhun Yazıtlarının içinde Türkiye Türkçesi yok ne Azeri ne de Kazak ne Kırgız ne de Tatar Türkçesine uyar bu yazıtlar. Ancak siz bütün Türk lehçelerini bilirseniz buradaki gerçek kavramları kolayca çıkarabilirsiniz. İşte benim yaptığım bu. Birçok yanlış okuma ve çözme var su ana kadar;

Mesela Orhun Yazıtlarında geçen ÖTÜKEN YIS ifadesi “Ötüken Ormanları” seklinde çevrilmiş oysa Ötüken “geçerli” demektir. “yis” te “geçerli kanun” anlamındadır. Yani “yis” orman demek değildir. 30 yıldır bu gerçeği söylüyorum ancak ne Bati ne de Türk Milliyetçileri buna sahip çıkmıyor. Çünkü islerine gelmiyor. Bazı slogan milliyetçileri belki de bu iddialar kesinleştiğinde zor durumda kalacak.”

GÖKTÜRK DEVLETI HIÇ OLMADI MI?

Mirşan bir başka sok açıklama daha yapıyor ve diyor ki : “Göktürk Devleti deniyor, Göktürk diye ne halk var ne de Devlet! ” Tarihte bir yerde geçiyor “Gök” sözcüğü. Türklerde iki tane “k” harfi vardır biri “ök” diye okunur digeri “ik” diye okunur. Simdi bu gök sözcüğü iki farklı “k” ile yazılmış, baştaki “ök” harfiyle yazılmış arkasındaki “ik” harfleriyle yazılmış. Bu durumda kelime “gök” olmaz “okik” olur. Okik “Rabbani Türk” demektir.

Bir anlamda Tanrı Devleti manasında bu kelime zira Türklerin o dönemde bile devlet kuruluşlarında Din çok önemli bir faktör. Aslında Türk demek bir bakıma “Din” demektir. Bu durumda söz konusu açıklamalar kabul görürse slogan milliyetçiliği savunacak kavram sıkıntısı çekebilir.

Yukarıdaki açıklama Göktürk Devleti diye okuduğumuz bildiğimiz kavramı ortadan kaldırıyor mu? Öyle gibi.

ATATÜRK: “ANADOLU 7000 YILLIK TÜRK BESIGIDIR”

Yıl 1936 Atatürk diyor ki: “Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda bulunan 5500 yıllık maddi Türk Tarih Belgeleri Dünya Kültür Tarihini yeniden incelemeye sebebiyet verecek niteliktedir.

Atatürk’ün kendi el yazısı ile yazdıklarına bakalım şimdi de.

“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. Beşiği rüzgarlar salladı beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı. Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu şimşek, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu. Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

Atatürk “En aşağı 7000 yıllık bir Türk Beşiğidir, Anadolu” diyor. Bu durumda su an bilinen tarihe göre Türklerin 1071’de Anadolu’ya geldikleri varsayımı çöpe gitmiyor mu? Acaba neden Atatürk, 4 bin demiyor 5 bin demiyor da 7 bin yıl diyor?

Atatürk’ ün bu güne dek nedensiz ve ciddi bir dayanağı olmayan hiçbir açıklaması olmadığına  göre?

MISIR HIYEROGLIFLERINDE TÜRKÇE VAR MI?

Kazim Mirşan bir başka şok açıklama yapıyor:

‘’ Dogu’da Erzurum’da CUNNI mağarasında bazı yazıtlar var. Bu yazıtlardaki 18 tane harfin Mısır Hiyerogliflerinde bulunduğunu gösterdim. Bunun anlamı söyle: Bugüne dek hiçbir araştırmacı bilim adamı Mısır’a yazının nereden geldiğini bulamadı, bilmiyorlar. Hiçbir yerde Mısr yazısının kökenini bulamadılar. O halde bu 18 harf ne ifade ediyor?

Mısırlıların yazısı Anadolu’dan gitmiştir.” diyor, Mirşan.

Simdi bu açıklamaya ne demeli? O halde Mısır Uygarlığını Türkler mi kurdu acaba? Araştırmaya değer!

BULGU VE ARASTIRMALAR BIZI NEREYE GÖTÜRÜR?

Atatürk 1926’da Türk Parasına Bozkurt resmi koyarak Türk Tarihine ne kadar önem verdiğini göstermiş olmasına rağmen Atatürk’ten sonra bu çalışmalar bırakılmış özellikle 1949’dan sonra ABD’nin etkisiyle Milli Eğitim Politikası tamamen değişme yoluna girmiştir.

Stalin diyor ki: “Tarihi bilen geleceği bilir.”
Napolyon ise: “Her ulusun geleceği tarihinde gizlidir, tarihi de Coğrafyasında gizlidir.”

Yazıyı Türklerin bulması uygarlığın Türkler ile başladığını göstermez mi acaba?

PROF. MUAZZEZ İLMİYE  ÇIG:  “ İSKİTLER TÜRK ’TÜR.”

Prof. Dr. Çig’in “Bir Türk Kültürünü Kongresinde Türki Devletlerinden gelen Türkologlar bana İskit yazıları tümüyle Türkçe ve Türk dilidir”, seklinde bir açıklaması var.

Bu bulguyu Rus bilim adamları tabi ki kabul etmiyor.

Nedense Rus Akademi Başkanı Prof. Çig’e sunu söyleyebilmiş bir süre sonra: “Ben Sibirya’ya grup olarak gittim 300’den fazla Türk Yazıtı topladım, bunların Türk Tarihine büyük katkıları olacaktır. Türklerde yazı çok yaygınmış.

MİLATTAN ÖNCE  TÜRKLER’DE HAÇ!

Doğu Anadolu’da Van’ın güneyindeki Tirsing Bölgesinde Çilgiri köyünde 45 cm çapında bir tas üzerinde bir yazıt bulunuyor. Bu yazıt çözüldü:

Yazıtın ortasında HAÇ işareti var. Yazı 7-8 bin yıllık yani Isa’nin doğumundan 6 bin yıl öncesi ve o yazıtın üzerinde “Haç” işareti var, (Hıristiyanlığın doğuşundan 5-6000 yıl öncesi) bu hacın doğal olarak Hıristiyanlıkla ilgisi yok. Mirşan’a göre “Haç” bir Türk sembolüdür, “OK” demektir. Türkler kendilerine 2 isim vermişlerdir. Bu insanlar kendilerine Türk denmeden önce “OK” sonra da “ON” demişlerdir. Bu ifadeler o dönem dini simge olarak yorumlanıyordu.

Niye kendilerine önceleri “OK” demişler?

“OK” kuantum anlamında algılanmış. Türklere göre bir insan cennete gidebilmesi yani tanrısına kavuşabilmesi için vücudundaki canin bir bütün halinde vücuttan çıkarak oralara gidebilmesi gerek. İste oraya gidebilmesi için ok gibi olması gerek. Bu nedenle kendilerine “OK” der önceleri Türkler.

Yani bir nevi ışınlama gibi…Yakarak gönderme.

Bu durumda haç işareti Türklerde “OK” oluyor. Yani Türkler biz OK’uz zaten ileride Tanrıya kavuşacağız manasında dinsel bir kavram seklinde düşünüyor Haç’ı. Oysa bugün Hıristiyanlar Haç’ı İsa’dan sonra 300 yıl sonrasına ait bir nesne gibi kabul ediyor!

Doğu Türkistan Uramçi mumyalarına ilişkin şu şok saptamaya ne demeli?

Uramçi mumyalarının biri milattan önce 1000 yani günümüzden 3000 yıl öncesine ait. Bir başkası 4000 yıllık Lolan denen bir bayan mumyası.

En büyük özelliği iç organlarının çıkarılmamış olması. Bu mumyanın üzerinde ameliyat izi var, at kılıyla dikilmiş.

Amerikalı doktorların saptamasıyla dünyadaki ilk ameliyatlardan biri olarak kabul ediliyor. Dahası var; buradaki kumaş ekose desenli ve boyalı, günümüzden 4000 yıl öncesinden söz diyoruz, anımsayalım! (M.Ö 2000).

Bir başka ilginç konu ise

ALP DAĞLARI

Avrupa’nın en yüksek dağının adi ALP. Hangi Avrupa dilinde Alp’in anlamı var?

Hiç birinde…

Oysa Türkçe ’de anlamı var. Alp “ulu” demek, yüksek demek. Balkanların en yüksek dağının  adı da BALKAN. Türkmenistan’daki Balkan dağının adını buraya Bulgarlar tarafından Hazar kıyılarından göç ederken getirdikleri anlaşılıyor. O bölgede kullandıkları ismi geldikleri yere vermişler.

M.K. Atatürk’ün yüz bası iken okuduğu su şiire bakiniz:

Gafil,
Gafil hangi üç asri,
hangi on asri,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.

M. Kemal daha yüz başı iken Tuna’nın ezelden Türk diyarı olduğunu biliyor ve söylüyor. Neye dayanarak?

Sümerler 19. yüz yıla kadar hiç bilinmiyordu, böyle bir kavram bile yoktu.

Tarihçi olmayan iki konsolos (Fransız ve İngiliz) 19. asırda bir surda araştırma yaparken tesadüfen buldukları tabletlerin okunmasıyla Sümerler diye bir uygarlık ortaya çıktı ve tarih Sümerlerle başlar denmeye başlandı.

Dikkat edilirse tabletleri bulanlar da okuyup yorumlayanlar da Fransız ve İngiliz ve sadece konsolos,tarihçi bile değiller..

Sonuç ve yorumlar ne kadar sağlıklı?

Tartışılır…

Ama su asla tartışılamaz: M.K. Atatürk diyor ki:

“Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük çağdaşlık özelliği ve büyük çağdaşlık yeteneği bundan sonraki gelişimiyle geleceğin yüksek çağdaşlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

Atatürk hiçbir şeyi laf olsun diye söylemez. Tarih bunun kanıtlarıyla dolu…

Bu sözlerin üstünde çok düşünülmeli…

Atatürk o yıllarda bile Türklüğün kökeni konusunda 2000’li yıllara göre çok daha ileri bilgilere sahipti.

Örneğin Gençliğe Hitabesinde “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” derken kesinlikle ırkçılık yapmıyor, kültür ve mayanda bu güç var zaten demeye getiriyor.

“Övün, çalış, güven” diyor Yüce Atatürk… Öncelikle övün diyor, niye?

Geçmişinle övün ki gelecek için güven duyabilecek bir özgüven oluşsun. Bugün sıkıntıda olsan bile geçmişinle övün ve çok çalışarak geleceğini güzelleştir bunun için gerekli güç binlerce yıllık kültüründe zaten mevcut!

Atatürk’ün mesajı bu, iyi anlamak gerekiyor. Atatürk’ün rastgele söylenmiş hiç bir söz ya da açıklaması yoktur.

Haluk TARCAN’in saptamasına göre GÖKTÜRK tarihi Batılılar tarafından uydurulmuş. Jean Paul Lou’nun “Türklerin Tarihi” adli kitabında Göktürk İmparatorluğunun 525’de BUMIN HAN tarafından kurulduğu iddia edilir. Orta Asya Türkçelerini bilmediği için de profesörlerimiz bu kitabin içeriğini Fransızca ’dan çevirip hap gibi Türk Tarihi diye bize sunmuşlar. Oysa kitabin yazarı J.P.Lou “Bumin” diye bir sözcüğün olmadığından haberi yok. Doğrusu “Bümin” ve atalarım” anlamındadır. Bumin Han diye biri yoktur, “Bümin Kaan İstemi” vardır.

Bümin Kaan İstemi M.Ö 879’da Türükbil egemenliğini, Türük Egemenliğini, Türük Konfederasyonunu kurmuştur. Batılılar M.Ö. 879’da mevcut olabilecek bir Türk devletini kabul edemeyeceği için Bümin Kaan İstemi adini yok saymayı tercih etmiştir.

Öte yandan GÖKTÜRK İmparatorluğunun kuruluş ve var oluş bilgileri diye hiçbir belge ve yazıt yoktur. Verilen bilgilerde Türükbil Tarihinin bilgileridir.

Sonuçta da Batı M.Ö. 879 – M.S.575’e kadar mevcut 1450 yıllık Türk Tarihini yok etmiştir. Oysa 41 Türk lehçesinden 10 Asya lehçesini iyi bilen Kazim Mirşan Orhun Abideleri, Türükbil ve At-Oybil dilini okuyarak Batılıların uydurma Ön Türk Tarihini tartışmaya açmış bulunuyor.

Gelinen noktada öncelikle Göktürk İmparatorluğu denen oluşumun yeniden incelenmesi gerekiyor.

Greklerden önce Yunanistan’a ilk adini veren Öntürklerdir. Yunanistan’ın adi “IÇIOK” tur. Yunanistan’daki Yunanlıların bir kısmı doğrudan doğruya Ulukent’e Kızılcalik Vadisinden kalkıp Yunanistan’a gelen Öntürklerdir ki bunlari adi “ÖKRIK” tir, “gök” kelimesi de buradan gelir.
Simdi bu gerçekler kapsamında Yunanlılar Ege Denizinden nasıl hak iddia edebilecekler?

Daha da ilginci su:

Pelas soyundan olan Attika halki Helenleşirken dillerini de değiştirirler. Kim diyor bunu?

HEREDOT!

Nerede söylüyor? Birinci kitap 57’de.

Peki Pelaslar kim?

Pelaslar Etrüsk’tür, Türk’tür!

Bunu bugün Yunanlılar da Batılılar da kolay kolay kabul edemez. O halde çıksınlar 5–6 bin yıl öncesine ilişkin bir Yunan yazıtı göstersinler de bir görelim! Ama bulamayacaklar…

M.Ö. 8. yüz yılda Avrupa’dan bir tek şehir adi sayılamaz, yoktur. Oysa biz 4 Türk şehrinin o tarihlerde Avrupa’da var olduğunu söylüyoruz:

– Abakan Sarayi
– Serene
– Urkun
– Boluk
– Karabalgasan

Ön Türkler bu şehirlerde yerleşik olduklarına göre simdi kim göçebe Avrupalılar mı, Türkler mi?
Kim Avrupa ’lı kim değil?

Kuzey İspanya Lasparsiya Mağarasında bulunan 14000 yıl önce yazılmış bir yazıt var. Yazıt üstelik Ön Türkçe yazılmış!

Buna ne demeli?

Ön Türklerde “ÖKÜK” kelimesi çok önemli, rabbani demek. İlahi bu kavram daha o yıllarda kullanılıyor.

Kazim Mirşan’in bu şok açıklamalarına destek veren bir Norveç’li profesör var, adi
Shell ARTUN.

Kendisine Norveç Bilimler Akademisinde bir deli gözüyle bakılmaktadır çünkü 1994 yılında üniversite dergisindeki yazısında diyor ki:

“Doğudan gelen Runik Yazıları Orta Asya’dan geliyor ve bilinenin aksine 2000 yıl daha eskiler. Shell Artun ayrıca runik yazılarının Alman kökenli değil Türk kökenli ya da Asya kökenli olduğunu söylüyor.

Yıl 2006 ve İsveç’te bir köy İsveçli olmalarına rağmen Türk asıllı olduklarını ısrarla iddia ediyorlar. Gazetelerde okuyor TV ‘ler de izliyoruz..

Bütün bunlar masal mi ya da salt rastlantı mi?

Kazim Mirşan bütün açıklamalarında Türk Tarihinin yüceliğini göstermeye çalıştığını, Avrupa Medeniyetini bile Türklerin kurmuş olduğunu ya da en azından katkıda bulunduğunu gösteren yazıtları okuyarak aktardığını söylüyor. Bulguların en ilginç olanlarından biri de Avrupa Medeniyetinin kurulusuyla ilgili:

“Etrüskler Avrupa Medeniyetini kuran bir halktır. Etrüskler Ön Türklerdir. Dolayısıyla Avrupa Uygarlığının temelinde Türkler var.” Ancak bu savı Bati kabul etmiyor ve “Evet Avrupa’da ilk devleti kuran Etrüsklerdir ancak bunlar Türk değildir” diyorlar.

Kazim Mirşan’in bu sava yanıtları söyle:

“Avrupalılar Avrupa’nın en eski medeniyetinin Yunan Medeniyeti olduğunu söylüyor. Bu nedenle Etrüsklerin de alfabeyi Yunanlılardan aldığına inanıyorlar. Kanıt olarak da 754 tarihli MARSILIANA TAHTASI gösteriliyor. Hiçbir dayanak olmamasına rağmen bu tahtadaki alfabeleri Etrüsklerin Yunanlılardan aldığını kabul ediyor, Bati. Ancak tutarsızlık ciddi boyutlarda!

Ne Fenikeliler ne de Yunanlılar da hiçbir alfabe çalışması olmamıştır tarihte.. Buna karşın Etrüsklerde 7 ayrı alfabe var. Yeni alfabe çalışması olan tek halk Etrüsklüler…

Bu bilgiye rağmen batılılar alfabeyi Etrüskler Yunanlılardan aldı demeyi inatla sürdürüyor. Etrüsk alfabesinde bugün hala kullandığımız A,B,C,D,E harflerini MARSILIANA Tahtasında, Mirşan göstererek belgeliyor. Bunlar İtalya’da bulunmuş Etrüsk Yazıtları, dikkatinizi çekerim.

Avrupalılar Yunanlıların İtalya’ya ilk medeniyeti getirdiğini kabul ediyor ve ön yargıyla 764’te Etrüsk’le tarih baslar diyorlar. Çünkü onlara göre Etrüskler alfabeyi Yunanlılardan aldı. Oysa kesin bir gerçek daha var atlanan. Dünyada alfabe üzerinde çalışmış tek halk Orta Asya Türk alfabesi üzerinde çalışmış Türk ve Etrüsk halkı.

Şimdi bu durumda alfabe üzerinde hiçbir çalışması olmayan Yunanlılardan Etrüskler nasıl alfabeyi kopya etmiş olabilir?

Olanaksız, mantık dışı!

Bütün bu gerçeklere rağmen batı neden her şeyi Yunanlılara mal etmeyi tercih eder?

Yazıtlarda açık seçik görülüyor, Etrüsk Alfabesindeki harflerin karşısına Yunanlılar o harfe benzeyen kendi harflerini koymus ancak alfabenin prensiplerini ise değiştirmemişler.

Avrupa’nın böylesine mantık dışı bir kabulü bu kadar yıl yapıyor olması oldukça düşündürücü. Üstelik doğru dürüst hiçbir yazıt okumadan, çözmeden! Okuduk dedikleri de salt isim sayarak… Manalı tek sözcük yok okudukları.

Kazim Mirşan üşenmez birde Etrüsklerin anavatanına gider, neresi mi?

ETRURIA, FLORANSA (Orta İtalya)

Orada Prof. Comporeale ile görüsür, fikir ve bulgularını aktarır ancak pek olumlu yanıt alamaz. Bunun üzerine Mirşan, Comporeale’ye Orta Asya’dan Türklerde 5 tane “T” harfi olduğunu bulgularıyla gösterir, İtalyan inanmakta güçlük çeker, şaşırır.

İtalyanlarda kendi tarihine ilişkin araştırmalarda PERUGIA’da bir tas bulunca artık Avrupa’nın tarihi belli oldu, bu ETRÜSKLERE ait bir tas dediler. Olay 1940-50’lerde geçer ve İtalyanlar sevinçten uçaklarla halka bildiri atarlar.

“Geçmişimizin belgesini bulduk” sloganıyla ortalığı ayağa kaldırır İtalya.

İtalyanların bir başka yanlışı ise Etrüsklerin Yunanlıların o bölgeye çıkışından sonra 750 yıllarında orada yaşadıklarını kabul etmek. Kazim Mirşan devam ediyor:

Etrüsklerin sözcükleri var ve Etrüsk yazıtları genelde dini kavramlar içerir. Etrüskçe sözlük neredeyse tümüyle Türkçe sözlerle dolu, rahatça anlayabileceğimiz sözler.

Sümer yazısında ise farklı bir durum var. Adam balık resmi yapıyor, balık diye okuyor, yani okumaya bile gerek yok. Öte yandan bazı Batılı bilim adamları Etrüsklerin Türk olduklarını kabul ediyor. Ancak bu bulguyu genel Avrupa fikir sisteminde kabul ettirebilmiş değiller. Bu fikri savunan Avrupalılardan bir kaçı söyle:

Etrüskler adli eserin yazarı TAYLOR

Delanguage Rusk eserinin yazari Bahon CARRA ve VUKS.

Mirşan bir kez daha vurgulayarak diyor ki Erzurum Cunni Mağarasında bulunan Hiyeroglifler Mısır yazısının Anadolu’dan gittiğini gösteriyor. Cunni mağarasında bulunan 18 tane harf Mısır Hiyerogliflerinde de aynen var günümüzden 5000 yıl öncesine ait, bu durumda Mısır’a yazı Anadolu’dan gitmiştir. Bu büyük bir olasılık.

Bugün Mısır yazıtlarının kökenini gösterecek hiçbir belge yok, tek kanıt Anadolu’dan Erzurum Cunni mağarasindan çıkıyor.

Anadolu’dan Mısır’a yazı 5 bin yılında gitti 2 bin yıl daha geri giderek Anadolu’daki Etrüsk yerleşimi başlangıcını da düşünürsek toplam 7 bin yıllık bir süreç ortaya çıkar….

Atatürk ne demişti anımsayalım:

“Anadolu 7000 yıllık Türk beşiğidir.”

Şok açıklamalar ve savlar olanca hızıyla devam ediyor. Haluk Tarcan diyor ki:

“Bugün İskandinav ülkeleri İskandinav Runik yazılarının kökenini DINYEPER bölgesinde (eski öntürkçe de adı OZU NEHRI – OZU OGIZ) aramaktadırlar. Dinyeper bölgesinde BIR OYBIL Devleti vardır. İskandinavların bir başka arama noktası ise Val CAMONICA’da İtalyan Alpleridir. İtalyan Alplerinde Ön Türkçe yazılar bulunmuştur.” Yani İskandinavlar RUNIK yazıyı icat falan etmemişler, dışarıdan getirmişler. Bu durumda RUNIK yazısı nereden gelmiş olabilir? Bulgular Runik yazısının Ön Türkçeyle yakin benzerliğini vurguluyor.

Öyleyse?

Kazim Mirşan Sümerlerin Türk olduğunu, daha 1936 Türk Dil Kurumu Kongresinde tartışıldığını ve ünlü Fransız Sümerolog Hiler Barentan ve diğer yabancı bilim adamlarının da bu savı doğruladıklarını belirtiyor.

220 yıldır okunamayan Etrüsk Yazısını çözdüğünü ısrarla vurgulayan Mirşan kanıksanmış bilgilerin de zamanla yıkılacağını söylüyor. Örnek olarak da Einstein’in söylediklerinin Stephen HAWKING adli fizikçinin yıkmakta olduğunu belirtiyor.

Anlaşılan o ki Yüce Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun başlattığı ciddi araştırmalar Atatürk’ün ölümüyle rafa kaldırılmış yıllar adeta boşa harcanmış. Oysa ilk kurulduğu yıllar Türk Dil Kurumu her yıl toplanırdı. İlk konferansının konusu da “Selçuklu Öncesi Türk kültürüydü.”

Ya sonraki yıllar?

Demek oluyor ki ne Türk Dil Kurumu ne de Üniversitelerimiz bu konuda araştırma yapmadılar onca yıl. Daha da vahimi yapılanları da dikkate ve araştırmaya değer bile bulmadılar. Nasılsa neredeyse tablet haline gelmiş tercüme tarihler varken neden araştırma yapılsın ki?

Einstein’in bir sözü var: “Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak Atomu parçalamaktan daha zordur.”

Belli ki ön yargı ve alışkanlıkları değiştirmek daha çok vakit alacak…

Bütün bu araştırma ve savların sonucunda nereye ulaşılmak isteniyor diye düşünmek de olası doğal olarak.

Eğer bu savlar kanıtlanırsa Avrupa Uygarlığının kökeninde Latinler değil Türklerin olduğu ortaya çıkacak ve Yunanlıların Klasik Çağ Uygarlığını temsil etme ayrıcalığı sona erecektir. Bu da Türk Toplumu için Bati nezdinde çok daha prestijli bir konum ortaya çıkarmaz mı?

Tarihin başl

Total
0
Shares
Comments 3
  1. Niye batılı tarihini öğreniyoruz,Neden böyle kendi gerçek tarihimizi anlatarak toplumda yer edinmiyoruz YAZIK ! .

  2. Sayın Şahin,
    Site içinde araştırma yaparsanız acizane bilgi vermeye çalıştık.

    Saygılarımızla

  3. Mu kıtası ile ilgili bir araştırma yok mu?

Bir cevap yazın
Önceki
Tarihte Yabancı Gözü ile Türk Demek

Tarihte Yabancı Gözü ile Türk Demek

Dost olsun, düşman olsun Yabancı gözüyle Türk çok şey demektir

Sonraki
Altay Dil Ailesi ve Mayalar

Altay Dil Ailesi ve Mayalar

Tarihi bilgilerimize göre MAYA’lar Güney Amerika’da yaşamış olan

İlginizi çekebilir