Türk Töresinde Hatun/Katun’un Yeri

Anasayfa Sözlük Türkçülük Türk Töresinde Hatun/Katun’un Yeri

5 yazı görüntüleniyor - 6 ile 10 arası (toplam 11)
  • Yazar
    Yazılar
  • #29151
    Pars
    Katılımcı

    Andam gene döktürmüşssün, emeğine sağlık.

    #29154
    esrapenceee
    Katılımcı

    Çok yerinde ve iyi bir yazı olmuş,okunmalı okutulmalı.

    #29156
    atszata
    Katılımcı

    Çok güzel bir yazı olmuş. Kadına değer vermeyi araplardan kazanıldığına inanan(!) ahmaklara sert bir şekilde öğretilmesi gereken gerçekler işlenmiş. Güzel yazılarının devamlı olmasını temenni ederim. Esen kal.

    #29171
    aycan
    Katılımcı

    Oğuz Kağan’ın eşleriyle tanışmasından ve anası hakkında söz edilenlerden bile Türk kadınına atalar devrinde ne kadar önem verildiğini anlamaktayız. Oğuz ata bir eşine günden daha aydın ışıklar içinde gökten inmiş vaziyette, diğer eşine ise kutup yıldızından daha parlak bir biçimde ağuç kavuğunda görüp sevdalanır, atamızın anası olan Ay Kağan ise Oğuz’u doğururken gözlerinin parlaması ile muştu salar dört bir yana. Bu anlatımlarda da görülmekte ki Türk evladını doğuran her kadın Tanrı’dan gelen kutlu bir dilek, bir armağan olarak kabul edilmekte.  Deli Dumrul’a anası babası canını vermez de evdeşi hiç düşünmeden Dumrul için Azrail’e tinini vermekten öte durmaz. Destanlarımızdan, hikayelerimize kadar da görmekte ve hissetmekteyiz ki hatun olmadan er erliğine kavuşamaz, er oldum diye yüce dileğe ulaşamaz, güzel sevmeyince yiğit olmaz, yiğit görmeyince güzel, gönle kurulmaz.

    #29370
    ccengizmucuk
    Katılımcı

    Cahiliye devri Araplarında, kadının kocası yanındaki değeri, alınıp satılan bir maldan farksızdır. Arap erkeği adet zamanında kadınla bir arada oturmaz, onunla yiyip içmezdi. Aynı dönemde yine burada kadının miras hakkı yoktu. Oysa Türk kadını miras hakkına sahiptir. Mesela; Yakutlarda kadının kendine ait mülkü mevcuttur. Buna “and” veya “nemse” adı verilir. Kadının bunu istediği gibi kullanma hakkı vardır. Ölen bir kocanın karısı var ise; bunun mirastan iki hali olur.1. Kocanın oğlu veya kızı, oğlunun oğlu veya kızı ile beraber bulunuyorsa sekizde bir,2. Bunlardan hiç biri kadının yanında değilse dörtte bir miras alırdı. Aynı dönemlerde kadınların diğer toplumlardaki durumunu incelemeye devam edelim. İngiltere’de XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirdi. Hiristiyanlar ise; kadına şeytan gözüyle bakmışlardır. Yine İngiltere’de kadın “murdar” bir varlık sayıldığı için İncil’e el süremiyordu. Kadınlar İncil’i okuma hakkına Hanry devrinde (1509-1547) sahip olmuşlardır. İngiliz piskoposu Dour’un 1888 yılında Westminster Kilise’sinde vaaz verirken söyledikleri tüyler ürperticidir..”Bundan yüz sene öncesine kadar kadın erkeğin sofrasına oturma hakkına sahip olmadığı gibi sorulmadan söze başlaması da caiz değildi. Kocası başının ucuna kocaman bir sopa asardı ve karısı ne zaman emrini tutmazsa onu kullanırdı. Kadının sözü kızlarına geçmezdi. Erkek çocuklar ise; analarına ev içinde bir hizmetçi kadından fazla paye vermezlerdi.” Çin’de ise, boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu. Kadının böyle bir hakkı yoktu. Oysa Türk kadını tüm bu haklara sahipti. “Koca karısını, kadında kocasını boşayabilirdi. Koca karısının getirdiği çeyizinin bedelini verirken, kadın para vermek veya mihrinden vazgeçmek suretiyle kocasından boşanabilirdi.” Budizm’in kurucusu Buda ise; ilk başlarda kadınları dinine kabul etmemiştir. Eski Türk kadını, Roma kadınından da fazla haklara sahipti. Roma hukukunda kadın, kendi malına hüküm edemezdi, vasiyet yapamazdı. Roma hukuku kadını ergin kabul etmiyordu. Onu noksan akıllı sayıyordu. Romalı kadın Jüstinyen devrine kadar tam bir esir hayatı yaşamıştır. Roma’da dul kadının evlenmesi suç sayılıyordu. Yine Çin’de yeni doğan çocuk, erkekse pahalı kumaşlara, kız ise bez parçalarına sarılırdı. İran’da kendilerine eş olan kızlar günahkar sayılmışlardır. İran’da kanları bozmamak için yakın akrabalarla evlilik uygun görülmüştür. Bu sebepten anaları ve kız kardeşleriyle evlenenler ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Cahiliye Araplarının kız çocuklarını diri diri gömmeleri acı bir gerçektir. Kız çocuğa sahip olmak şerefsizlik sayılmıştır.  İşte bu dönemlerde, Türk kızları ve kadınları, toplumun şerefli bir ferdi olarak itibar görmüşlerdir. Türk kadınının böyle ihtişam içinde ve saygı görerek yaşaması Türk karakter ve kültürünün yüksek değerini ifade eder

5 yazı görüntüleniyor - 6 ile 10 arası (toplam 11)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.