Memleket Meselesi!

 Mevzu ne yeni bir İskit Hanlığı kurmak, ne yeni bir Avrupa Hun Devleti inşa etmek veya 3. Göktürk Devleti ni canlandırmak ya da bir Selçuklu bir Osmanlıyı yeni ve genç bir vücuda getirmektir benim gözümde ama velakin bunlar yeniden diriltmek istiyorsak yeniden o görkemli günleri arıyorsak bir o kadar iyi bilmeliyiz tarihimizi.

Tarih birikimimizdir tarih kutsalların, kutsallarımızın en mukaddesidir. Tarih bir güneştir, bu günkü varlığımız ise bir Ay. Güneşi ne kadar iyi tahlil edebilirsek o kadar fazlasıyla ondan faydalanabiliriz ve o derecede aydınlatırız ışığa hasret kalanları, emperyalizmin yol arkadaşı kapitalizmin  elinde can çekişenleri, okula gitmesi gerekirken  maden ocaklarında cehalete kurban giden siyahi bebeleri , işgal edilen Ata Topraklarını, esir olan soydaşlarımızı, modern kölelik hayatı yaşayan dışarıda ki işçilerimizi, gurbetçilerimizi. 

Yani kardeşlerim bir Anadolu atasözüyle duruma açıklık getirecek olursak:

“Babandan ileri oğlundan geri olacaksın.”

 Bu dünya tarih sayfalarını süsleyen Babalarımızın kurduğu görkemli devletler evlatlarına isimlerini bırakıp gittiler. Bize düşen Türkiye Cumhuriyeti devletini görkemli hale getirmektir!  

Milletimiz cehaletin en dibini yaşayabilir, bağnazlığa gömülmüş olabilir. Ama unutulmamalıdır ki o milletin içerisinden bizler bir çiçek gibi acabildiysek, zamanı ve vakti geldiğinde her kez doğasını bulacaktır. Doğanın ona biçtiği konuma sahib çıkacaktır. 

Irkımız öz evlatlarını ötekileştirmiş olabilir. Irkımız onu kendisinden daha fazla düşünen evlatlarına kem gözle bakabilir.Irkımız kendi evlatlarına şımarık bir kaç başı boş serseri yakıştırmasını yapabilir. Bizim sevdamız onlarla çarpışmak değil onları yükseltmek olduğundan bu gibi yakıştırmalar Yurdumuzun güneyinde kuzeyinde doğusunda batısında hoş karşılanmalı memleket için dertlendiklerimiz Türkçü gözlükleriyel dile getirilmelidir.