Dr. Rıza Nur Türkçü müdür ?

Anasayfa Sözlük Fikir-Tespit Dr. Rıza Nur Türkçü müdür ?

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #22607
    derebeyi35
    Katılımcı

    Tarihte yaşamış ve iz bırakmış şahsiyetler, bugünkü neslin de yolunu çizmesinde önemli rol oynamakta, düşünce yapımızın şekillenmesine yardımcı olmaktadır.

    O nedenle geçmişte var olmuş ve inandığımız davaya hizmet etmiş kişilikleri iyi değerlendirmek zorundayız. Aksi takdirde doğru insanları Türkçülükten çıkartıp yanlış insanları ise Türkçülüğün merkezine oturtarak bu davaya büyük zararlar verebiliriz.

    Elimizde bir Türkçü-ölçer bulunmadığından tarihi belgelerden ve bilgilerden yararlanmak mecburiyetindeyiz. Şüphesiz ki bu bilgi ve belgeler içerisinde en büyük kanıt, tartışma konusu olan şahısların kendi eylemleri ve söylemleridir.

    Bu eylemleri ve söylemleri hiçe sayarak kendi bildiğimiz doğrultuda hareket edersek, büyük yanlışlara imza atarız. Yazımın konusu ölüm yıldönümü nedeniyle tekrar gündeme gelen Rız Nur’dur. Kendisinin mezarının üzerinde yazan ‘Türklük için yaşadı, öldü’ cümlesi birçok Türk milliyetçisinin kapak fotoğrafı olmuştur. Bugünlerde Nur için methiyeler düzülmekte, kendisinin büyük bir Türkçü olduğundan bahsedilmektedir.

    Lozan’a katkısı, ilk eğitim bakanımız olması, Türk tarihiyle ilgili çalışmalar yapmış olması da Rıza Nur hayranlarının savunduğu en önemli noktalardan birkaçıdır.

    Peki Rıza Nur Türkçü müdür?

    Bu soruyu sormayı kendime bir borç bildiğimden haddimi aştığımı düşünenlere kulak asmayacağım.

    Rıza Nur, kesinlikle Türkçü değildir.

    Yukarıda da belirttiğim gibi elimde bir Türkçü-ölçer bulunmuyor, ancak kendi yazdıkları ve sokak tabiriyle ‘yaşadığı kafa’ kendisinin Türkçü olmadığını göstermektedir.

    İnsanların, belli dönemlerde yapmış olduğu iyi işler, onların iyi olduğunu göstermez. İsmet İnönü’nün Türk milletine verdiği zararlarının yanında hiç mi hayırlı bir işi dokunmamıştır? İnönü’nün bizlere sağladığı katkı onu Türkçü yapmaz.

    Ya Necip Fazıl…Kendisi, Atatürk’ün ölümünün ardından ağıt yakmış, üzüntüsünü dile getirmiştir. Daha sonrasında Atatürk’e düşman kesilen Fazıl’ı Atatürkçü yapmak, hangi akıllının işi olabilir?

    Rıza Nur’un da elbette büyük Türk milletine katkıları olmuştur, ancak kendisi bir meczuptur ve bu ülkenin kurucusuna akla hayale sığmayacak iftiralar atmış, kendisi ve karısı hakkında da normal bir insanın kaleme alamayacağı şeyler yazmıştır.

    Rıza Nur, İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi olan rejim karşıtı İskilip Atıf’ın asılması hakkında da düşüncesini açıkça ifade etmiştir.

    Rıza Nur’un Atsız’ın manevi babası olduğu bir gerçektir. Fakat Atsız, Rıza Nur’un hatıratından çok sonra haberdar olmuş ve Adile Ayda’ya yazdığı özel mektupta aynen şöyle demiştir; ”Söz ettiğiniz hatıralar Dr. Rıza Nur’a aittir. Asılları Londra, Paris ve Hollanda kütüphanelerinde el yazısı olarak bulunuyormuş. Benim arkadaşlarımdan ikiside Londra’daki nüshayı Britiş Müzeum’da görmüşler. Birisi herhalde oradan kopyasını yazarak getirip bastırmış. Ben okumadım. İçinde çok çirkin şeyler varmış.” Bu özel mektubu da hem Atsız’ın yakını Altan Deliorman hem de Yücel Halacoğlu gibi isimler açıklamıştır.

    Kaldı ki Rıza Nur’un kendi yazdıkları zaten delildir. Rıza Nur’u anlamak ve bilmek için başkalarının yazdıklarına da ihtiyaç yoktur. Atatürk’ün babasının belirsiz olduğunu söyleyen, Atatürk’e türlü iftiralar atan ve Kuvay-i Milliye düşmanı İskilipli Atıf’ı açıkça savunan Nur’un geçmişte yaptığı doğru işler onu Türkçü yapmaya yetmez.

    Aksine, böyle insanlar daha da tehlikelidir. Çünkü önceki yaptığı doğruların ardından gerçekleştirdiği önemli bir yanlış, Türkçüleri o yanlışa yönlendirebilir.

    Atatürk, Nutuk’ta Rıza Nur’a hain demiş, gerekçe olarak da Nur’un savaş döneminde Arnavutları ayaklandırdığını göstermiştir. Ki Rıza Nur’un düşmanlığı bu açıklamalardan sonra daha da belirginleşmiş ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır.

    Yazdığı hatırat aşağı yukarı bu döneme tekabül etmektedir. Ancak Rıza Nur, bizim alıştığımız, bildiğimiz ‘dik başlı Türkçü’ tanımından da oldukça uzaktır.

    Hatıratı Atatürk’ün yaşadığı dönemde yayımlanmaya Rıza Nur’un istediği, hatıratın öldükten sonra yayımlanması yönündedir. Ki bu isteği de gerçekleşmiştir. 1960 yılında, Londra’da British Müzesi’nde bulunan hatırat, bir başka meczup Kadir Mısıroğlu tarafından yayımlanmıştır.

    Bugüne kadar siyasal islamcıların Atatürk’e karşı koz olarak kullandığını birçok argüman da bu deli saçması hatırat kaynaklıdır. Hata, insanlar içindir. Ancak hataların boyutu vardır ve bazı hatalar affedilemez niteliktedir.

    Rıza Nur’un yazdıkları hiçbir Türkçüye yakışmayacak kelimelerdir. Ki iftira, Türkçü’nün uzak durması gereken en kötü alışkanlıkların başında gelir.

    Hatıratı okuyan hiçbir Türk evladı orada kendisini bulamayacak, ortaya atılan fikirleri tiksinerek okuyacaktır. Atsız’ın ‘çirkin’ dediği ifadeler de bizzat bu  ifadelerdir.

    Yanlış kişilerin Türkçü olarak yorumlanması, o kişilerin yazdıklarının da tasvip edilmesi sonucunu doğurabilir. Nasıl ki Necip Fazıl ülkücü hareket için bir kırılma noktasıyla, Rıza Nur da Türkçüler için öyledir. Ne Necip Fazıl ülkücüdür, ne de Rıza Nur Türkçüdür. İkisinin de yapmış oldukları doğru işler kendilerini bağlamaktadır. Onlar hakkında yargıya ulaşmak istiyorsak da en büyük delil kendi yazdıklarıdır, başkalarının söyledikleri değil… Türkçü hareket, ahlaklı ve gerçekçi bireylerin hareketidir.

    Meczupların ise ideolojileri yoktur. Onlar kafaları atınca söverler, dinginleşince severler. O nedenle bir akıl hastasının ideolojisinin olmasına imkan yoktur. Hele hele onların fikirleriyle hareket etmek, onları bir ideolojinin tepesine yerleştirmek ahmakların işidir.

    Oğulcan Özbüyükkaya
    İhtar Gazetesi – Bağımsız Türkçü Gazete

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.