Reina saldırısını Türkçülüğe yıkmak

Reina saldırısını IŞİD üstlendi diye biliyorum. Yazımda kısa bir özet verdikten sonra olması muhtemel bir senaryo üzerinden devam edeceğim.

Yakın zaman içerisinde Türkçüler ile FETÖ olarak adlandırılan örgüt arasında bir bağ olduğu söylentisi ortaya atıldı ve bu konunun canlılığını koruyabilmesı için bir tartışma konusu haline getirildi. Ardından yılbaşı gecesi bir eğlence kulübüne silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıyı düzenleyen kimseye dair net bir görüntü yoktu. Varolan görüntüler üzerinden saldırıyı düzenleyen kimsenin profesyonel olduğu, bu nedenle Rus diplomat saldırısını yapan suikastçı gibi polis ya da asker olabileceği ifade edildi. Bir diğer tespit ise yürümede aksaklık olduğu, o anlarda vurulmuş ya da daha önceden böyle bir soruna sahip bir kimse olabileceği iddia edildi. Olayın ertesi günü şüpheliye dair ilk servis edilen görüntü ise Kazakistan Türk’ü olduğuna dair idi. İlerleyen saatlerde bir hata olduğu söylenerek bu sefer oklar Doğu Türkistanlı bir Uygur Türk’üne çevrildi. Ve halen soruşturma devam ediyor.

Konuyu buradan sonra devralıyorum. Diyelim ki saldırıyı IŞİD üstlenmese idi ve bu saldırı İslamcı bir terör olayı çizgisinden yukarıda bahsetmiş olduğum yaşanan olaylar çerçevesinde ele alınsaydı. Şüpheli yakalandıktan sonra ilk ifadesinde “Türkçü’yüm ve Atsız’ın “Topal Asker” adlı şiirinin etkisinde kalarak, Türk Ordusu sınırlarımız dışında savaş halinde iken ve her gün şehit haberleri gelirken Reina’da kendinden geçen insan müsfettelerine bir ders vermek için bu saldırıyı gerçekleştirdim.” dese ve bu senaryo üzerinden medyada bir linç kampanyası başlatılarak olay 1944’te olduğu gibi Türkçülüğe karşı bir Haçlı seferi halini alsa idi, ne şekilde hareket etmemiz gerekirdi?