Anasayfa › Sözlük › Fikir-Tespit › Ekonomide Türkçülük
- Bu konu 1 yanıt içerir, 2 izleyen vardır ve en son 8 yıl 5 ay önce
Akhan tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
14 Haziran 2017: 12:48 #22417
Tulpar1923
KatılımcıTürkler eski zamanlardan beri göçebe halinde yaşıyorlardı. Yerleşik hayata geçmeleri uzun bir dönemi kapsamasına rağmen diğer göçebe toplulukların aksine yerleşmiş bir ordu düzeni, aile kavramı ve ekonomik hayatları vardı. Orta Asya’daki Türklerin ekonomisi hayvancılık üzerine kuruluydu. Tarım çok daha sonra önemli hale gelecekti. Eski Türkler ticarete yabancı değillerdi. Savaş dışında komşu bölgelerde yaşayan topluluklarla özellikle Çinlilerle ticari ilişkiler kurmuşlardı. Bu ticari ilişkiler takas usulüne dayanıyordu.
“ Eski Türkler, ticarete de yabancı değillerdi. İlhanlık devirlerinde devletin en büyük gelir kaynağı Çin’den Avrupa’ya ipek götüren ve Avrupa’dan Çin’e kadife getiren ticaret kervanlarıydı”( Gökalp, 135).
Türkler hürriyeti ve bağımsızlığı sevdikleri için ekonomide Komünist üretim sistemini benimseyemezlerdi. Zaten Osmanlıda İngiltere’de ve Fransa’da olduğu gibi sefalet içinde yaşayan bir işçi sınıfı oluşmamıştı. Sosyal Devlet anlayışı her zaman hâkimdi. Osmanlı döneminde devlet vakıflar sayesinde kimsenin müşkül duruma düşmemesini sağlamıştı. Böylece geniş kitlelere yayılan bir sefalet Osmanlıda görülmemiştir. Cumhuriyet dönemine kadar Türk Devletlerinin ekonomisi tarıma ve özellikle hayvancılığa dayanıyordu. Cumhuriyet ile beraber bir Milli Ekonomi hamlesi başlamıştır. Ekonomiye hayat verecek birçok banka ve fabrika hep bu dönemde kurulmuştur. Ziya Gökalp de milli ekonomi hamlesine destek vermiş ve ağır sanayi üretimini bir milletin vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtmiştir. Cumhuriyet ile beraber Osmanlıdaki azınlıklara ait olan ticaret ve üretim Türklerin eline geçmiştir. Osmanlıdan beri sadece askerlikte ve çiftçilikte varlığını gösterebilen Türkler milli sanayi hamlesi ile kendi ticari sınıflarını oluşturmuşlardır. Devlet fabrikaların ve girişimciliğin önünü açabilmek için Teşvik-i Sanayi kanununu çıkarmıştır.
“ Türklerin bundan başka bir de ekonomik ülküsü vardır ki, ülkeyi ağır endüstriye kavuşturmaktır. Bazıları yurdumuz bir tarım ülkesidir, biz daima çiftçi bir millet kalmalıyız. Büyük endüstri ile uğraşmaya kalkışmamalıyız diyorlar ki, asla doğru değildir. Gerçekten çiftçiliği hiçbir zaman elden bırakacak değiliz, fakat modern bir devlet olmak istiyorsak kesinlikle büyük endüstriye sahip olmamız gerekir”( Gökalp, 137).
Sonuç olarak her zaman ekonomik hayatın içinde olan Türkler Cumhuriyet dönemine kadar milli ekonomi ülküsünden yoksun kalmışlardır. Osmanlının yaptığı en büyük yanlışlardan biri azınlıkların ticari hayatta bu kadar etkin olmasına göz yummasıdır. Cumhuriyet dönemi ile birlikte Türklerin de üretime katılımı sağlanmıştır. Kurulan fabrikalarla halkın refahı ve ülkenin kalkınması hedeflenmiştir. Bir millet ekonomideki üretim gücü kadar diğer milletler uluslararası piyasada rekabet edebilir ve sömürge olmaktan kurtulabilir.
14 Haziran 2017: 13:26 #26504Akhan
KatılımcıRica etsem kaynağını yazar mısın ?
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.