Boğazı Atlarıyla Geçen Türkler

Anasayfa Sözlük Tarih Boğazı Atlarıyla Geçen Türkler

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #21296
    derebeyi35
    Katılımcı

    Turak’taki bir savaşta Peçenek Türklerinden bazıları esir düşerek Hıristiyan olmuştu. Bundan sonra bir yandan Peçenek-Bizans mücadelesi devam etmekle beraber, diğer taraftan Peçenek kütlelerinin Bizans sınırları içine (Bulgaristan`a) bekçi olarak yerleştirildiği, birçok Peçeneğin Bizans ordusunda hizmet aldığı ve bilhassa 1048`den sonra sayıları artan bu ücretli askerlerin Selçuklulara karşı Anadolu`ya gönderildiği bilinmektedir. Ancak, bunlardan imparator Konstantinos Monomakhos`un emri ile Üsküdar yakasına geçirilen 15.000 Peçenek atlısı, Bizans kaynaklarına (Kedrenos, Zonaras) göre, böyle bir vazifeyi kabul etmeyerek -Boğaziçi`ndeki gemiler kasten kaldırıldığı için Başbuğ Katalın`ın idaresinde atları üstünde boğazı yüzerek Rumeli sahiline çıkmışlar ve Tuna`ya dönmüşler (1050), daha sonra da 1071 Malazgirt muharebesinde Bizans ordusundaki bir kısım Peçenek kuvvetleri Türk soydaşları tarafına geçmişlerdir.

    Bizans, doğudan Selçuklu Türklerinin baskısı altında idi. Onlara ancak onlar kadar savaşçı, onlar kadar cesur kuvvetlerle karşı koyabileceğini biliyor ve bunun için de ordusundaki Peçenek süvarilerine güveniyordu. Bu maksatla ordusundaki 15 bin Peçenek atlısını sallarla, gemilelerle Üsküdar`a geçirdi. Peçenek birliği Anadolu içlerine doğru sefere çıkacağını biliyor ama hangi düşmanla vuruşacağını bilmiyordu.

    Selçuklu soydaşları ile vuruşturulacaklarını öğrenince itiraz ettiler. İktidar için, kendilerine il tutmak için soydaşlarıyla savaştıkları olurdu ama, şimdi kime il kazanacaklardı? Kimin kudretini arttıracaklardı?

    “Biz soydaşlarımızla savaşmayız” diyerek Rumeli`ye dönmek istediler.
    Fakat Bizanslılar Peçenek atlılarının geçişini engellemek için Boğaziçi`ndeki bütün gemileri, salları kaldırmışlardı. Peçenek Türkleri ise Rumeli`ye geçmeye kararlıydılar. Fazla düşünmediler. Şimdiye kadar hiçbiri nehri ne kadar coşkun,ne kadar geniş olursa olsun, köprü kurarak geçmemişlerdi. Atlarını, hem de üzerinden inmeden yüzdürmesini biliyorlardı.

    Boğazı geniş bir nehir farzeden 15 bin Peçenek süvarisi atlarını denize sürdüler ve halkın şaşkın bakışları arasında, at sırtında yüzerek Rumeli yakasına geçtiler!

    Askerlerin atları yüreklendiren nâraları ve at kişnemeleriyle Boğaziçi emsali tarihte bir daha görülmeyecek bir gün yaşadı. Halk, giyimleri başka, yüzleri, konuşmaları başka ve atları başka olan bu savaşçıları, uzaydan gelmiş masal yaratıkları gibi, âdeta dilleri tutularak seyretti.

    Tarihte Boğazı at sırtında aşan başka bir millet veya ordu görülmedi.

    Bu olayın bir değişik şeklini ise hepimizin bildiği gibi İstanbul’un Fethi sırasında, Haliç’e denizden girmenin imkânsızlığı yüzünden 50-70 kadem uzunluğundaki 15-22 sıra kürekli 70 kadar gemi, 22 Nisan gecesi sabaha kadar Haliç’e geçirilmişti. Solakzâde bunu “Himmet-i merdân ile Beşiktaş dedikleri yerden Kasım Paşa deresine doğru, dağ parçası gibi gemilerin altına rugan (yağ) ile terbiye olunmuş kütükler döşeyip, bir rivâyette yelkenler açarak yürüttüler ve gemileri birbirine bağlayarak üzerine metrisler koydular” cümleleri ile anlatır.

    Nice yüzyıl geçmişse de aradan
    Dünyâlılar hâlâ anlamıyordu.
    Bu nasıl bir millet, nasıl bir ordu?!
    Onca savaş gemisini karadan,
    Atlarını denizden yürütüyordu.
    Oysa fetih muştusundan belliydi;
    Özenerek yaratmıştı Yaradan!..

    Otomatik alternatif metin yok.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.